Bild manşeti, AFD malzemesi: Almanya’nın gündemi Türk gazeteci

Almanya’nın en çok satan gazetesi Bild, Türk kökenli gazeteci Adil Palta’yı cumartesi günü manşetine taşıyarak açık bir linç kampanyası başlattı.

Palta, depresyon gerekçesiyle sosyal yardım aldığı dönemde Türkiye’de televizyon programları sunduğu iddiasıyla hedef gösterildi.

Sonuç: Türk gazeteci intihar girişiminde bulundu ve hâlâ hastanede tedavi görüyor.

Adil Palta

BILD YAZDI, AFD HAREKETE GEÇTİ

Bir gazete kapağı, bir insanın hayatını karartacak kadar ağır bir infaz aracı hâline gelebiliyor. Bild’in tercihi, sosyal yardım suiistimalini manşete taşıyarak milyonlarca göçmenin ve işçinin yaşadığı ekonomik çöküşü bir kez daha gölgelemeye yaradı ve Almanya için Alternatif (AfD) gibi sağ popülist partilere, ki ana muhalefet partisi konumunda ve büyümeye hızla devam ediyor, malzeme sağladı.

TÜRK GAZETECİLERİN DURUMU: SESSİZLİĞİN BEDELİ

Türkiye’de AKP iktidarının gelmesiyle birlikte sadece Türkiye’deki değil Almanya’daki İstanbul merkezli Türk medyasının çöküşünün de Adil Palta’nın intihar girişiminde payı olduğu ileri sürülebilir…

1990’larda Avrupa’daki Türkçe günlük gazeteler 170–200 bin arasında satarken, bugün Türkçe günlük gazetelerin satışları birkaç bini geçmiyor. Hatta gerçek bayi satışlarının birkaç yüzde kaldığı da iddialar arasında. Yani İstanbul merkezli Türk ulusal medyası yok gibi bir şey.

Bu tablonun anlamı sanıldığından çok daha derin ve toplumsaldır. Bir anlamı şöyle: Almanya’da Türk basını için emek veren yüzlerce gazeteci, medyanın yerle bir olmasıyla işsiz kaldı. Bir kısmı küçük ölçekli yayınlar veya Türkçe yerel medyada çalışmayı deniyor, bir kısmı dijital platformlara yöneldi.

Bu dijital mecralar ise ekonomik sürdürülebilirlik sorunlarıyla boğuşuyor. Türk gazeteciler yalnız bırakılmış durumda, gerektiğinde günah keçisi ilan ediliyor, nefret ve kutuplaşma politikalarında kullanılıyor. Fonlanan bağımsız ve savaş karşıtı gazeteciler ise görünür olamıyor.

Gazze’deki soykırım ve uluslararası krizler Alman medyanın gündeminde sınırlı ve taraflı bir şekilde yer
buluyor.

KRİZ VE SİLAHLANMANIN GÖLGESİNDE YOKSULLAŞAN ALMANYA

Almanya’da ekonomik tablo ağır: Otomotiv sektörü çökerken, binlerce göçmen ve Türk kökenli işçi işsiz kalıyor. Enerji darboğazı ve Kuzey Akım boru hattının devre dışı kalmasıyla hayat pahalılığı artıyor. Tam zamanlı çalışsa bile milyonlarca kişi yoksulluktan çıkamıyor.

Bu kriz ortamında silahlanma patlaması dikkati çekiyor. Tank, denizaltı, zırhlı araçlar, mühimmat ve radar sistemleri üreten savunma şirketleri, otomotivden kopan nitelikli işgücünü askeri üretime yönlendiriyor. Savunma sanayii temsilcileri, açıkça “Otomotivin çöküşünden biz faydalanıyoruz” diyor.

GÖÇMENLER VE SOSYAL SİSTEMDEKİ ÇATLAKLAR

Tam zamanlı asgari ücretle çalışan bir işçi ile sosyal yardım alan bir kişi arasındaki fark bazen yalnızca 379 avro. Yoksulluk riski, Alman vatandaşlarında yüzde 12,9 iken, göçmen arka planı olanlarda yüzde 29,8’e çıkıyor. Bu sonuncu rakam önemli. Çünkü Almanya’daki nüfusun yüzde 30’undan fazlasının göç arka planına sahip olduğu yeni araştırmalarla kesinleşti.

Göçmenler arasında özellikle Suriye, Irak, Afganistan ve Pakistan kökenliler yüksek risk altında. Siyahi, Asyalı ve Müslümanlarda (Almanya’da yaklaşık 7 milyon Müslüman yaşıyor. Bunun yaklaşık 4,5 milyonunu Türkiye kökenli insanlar oluşturuyor) yoksulluk riski yüzde 40’ın üzerinde. Bu tablo, sadece ekonomik bir çıkmazı değil, toplumsal bütünlüğü tehdit eden kırılma hatlarını da görünür kılıyor.

MEDYANIN SİYASİ GÜDÜMÜ VE LİNÇ SİYASETİ

Alman ana akım medyası, Gazze’deki soykırımı, Ukrayna savaşı ile sanayisizleşmeyi, yoksullaşan halkı veya savaş karşıtı sesleri gündeme taşıma konusunda yetersiz. Bunun yerine, güçlü fonlarla ve hükümet veya düşünce kuruluşlarının güdümü altında, toplumun dikkatini saptırma, kutuplaştırma ve nefret politikaları için kullanılıyor.

Türk gazeteciler, bu sistemde özellikle kırılgan. Hem işsiz bırakılıyor hem de linç kültürünün hedefi oluyor. Gündem mühendisliği, onları kriminalize ederken sağ popülist partilerin yükselişine hizmet ediyor. Gazete manşetleri, bireysel yaşamları tehdit eden toplumsal infaz araçları haline geliyor.

Adil Palta örneği, medyanın Almanya’da da tarafsızlıktan nasıl uzaklaştığını ve kendi fonlayan çevresinin dışında kalan gazetecileri nasıl görünmez kıldığını gösteriyor.

BİR TOPLUMSAL ÇÖKÜŞ VE MEDYANIN ROLÜ

Yoksullaşan halk, silahlanmaya akan milyarlar, çöken sanayi sektörleri, sosyal güvenlik sistemindeki boşluklar ve göçmenler üzerindeki artan riskler… Bu tablo, aynı zamanda Türk gazetecilerin ve Avrupa’daki Türkçe medyanın çöküşüyle birlikte daha görünür hâle geliyor.

Medya, artık sadece haber vermekle kalmıyor, politik gündem mühendisliği, linç kültürü ve fonlanan taraflı ajandalar aracılığıyla toplumu yönlendiriyor. Adil Palta’nın yaşadıkları, bu sistemin bireysel hayatlara ve toplumsal vicdana olan etkisinin en çarpıcı örneği.

BİR GAZETE MANŞETİNDEN ÇIKAN KARANLIK

Bir ülke düşünün… Yoksulluk derinleşiyor, milyonlarca insan tam gün çalışmasına rağmen geçinemiyor. Silahlanma devleri palazlanıyor, otomotiv işçileri tank fabrikalarına yönlendiriliyor. Göçmenler günah keçisi ilan ediliyor, sosyal yardım sistemi üzerine nefret kusuluyor. Gazeteciler ise linç kültürünün hedefi, susturuluyor ya da görünmez kılınıyor.

Ve bu tabloyu tartışmak yerine, bir gazetenin kapağında tek bir Türk kökenli gazetecinin “utanç davası” üzerinden koca bir topluma mesaj veriliyor.

GÜNDEM SAPTIRMANIN ARACI

Tam da bu ağır krizin ortasında, Almanya’nın en çok satan gazetesi Bild aslında neyi manşetine taşıdı
gerçekten?

Ne otomotivin çöküşünü, ne emeklilerin yoksullaşmasını ne de hükümetin silahlanmaya ayırdığı milyarları… Manşette yer bulan, “sosyal yardım dolandırıcılığı” iddiası oldu. Başrolde ise Türk kökenli gazeteci Adil Palta vardı.

Burada sorulması gereken asıl soru şu: Bild ve ana akım Alman medyası gerçekten gazetecilik mi yapıyor, yoksa toplum mühendisliğinin, savaş ekonomisinin ve kutuplaştırıcı siyasetin taşeronluğunu mu üstleniyor?

Adil Palta’nın yaşadıkları, sadece bireysel bir trajedi değil, Almanya’da medyanın ve siyasetin hangi ellerde, kimin çıkarına çalıştığının da aynasıdır. Bugün sustuğumuz her linç, yarın daha büyük bir sessizliğin ve daha derin bir çöküşün habercisi değil midir?

Öyledir ve bunun iki erken sonucu olmalı.

Bir: Adil Palta vakası, hiç öyle manşetlerden anlatıldığı gibi değildir. Bu vergi bildirim kusurunun korkunç bir toplumsal arka planı var. O arka planda milyonlarca Adil Palta değil, çarkı döndürenler, yani “plütokratlar” başrolde.

İki: Bu korkunç tablonun ardında neler yattığını ne şu andaki zavallılığıyla kalan “Türk medyası” anlayıp anlatabilecek yeterlilikte ne de Alman medyasının bu topa girme niyeti var.

Bu ülkede milyonlarca Adil Palta yaşıyor. Gazetecilikle ilişkisi olmayan Adil Paltalar bunlar.

Ayrıntıları gerekirse anlatırız.

Kriz sadece Türkiye’yi vurmuyor. Kriz özellikle Almanya tipi merkez ülkelerini de vuruyor. Buraları kurtuluş modeli alanların yanıtları neler acaba?

Işın Ertürk

Related Posts

İsrail, Gazze’de yaşam süresini düşürdü

BM verilerine göre dünyada kişi başına düşen en yüksek çocuk ampute sayısı 4 bin ile Gazze’de.

Türkiye’nin gündemindeki yeni kriz: ‘Çocukları suça sürükleyenler’… Odatv yapay zekaya sordu

Türkiye’de çocukların suça sürüklenmesini engellemek ve suç örgütlerince kullanılmasını önlemek amacıyla Adalet, İçişleri, Aile, MEB, Gençlik ve Spor Bakanlıkları ortak plan hazırlıyor. Sosyal ve ekonomik etkenlerin inceleneceği planda önleyici tedbirler alınacak. Odatv bu durumu yapay zekaya sordu.

Üsküdar’da Satırlı Şüpheli Araçlara Zarar Verdi

Üsküdar’da bir kişi, elinde satırla park halindeki araçlara zarar verdi. Polis olayla ilgili çalışma başlattı.

İpsala’ya Kapalı Halı Saha Yapımı

İpsala’ya 10 milyonluk kapalı halı saha projesi için protokol imzalandı. Yatırım devam ediyor.

Mauro Icardi, gözünü Gheorghe Hagi’nin rekoruna dikti!

Galatasaray’ın Arjantinli santrforu Mauro Icardi, sarı-kırmızılı kulübün tarihindeki en golcü yabancı futbolcu olmayı hedefliyor.

Türkiye’yi kahreden ikinci Minguzzi vakası… ‘Savcılıkta bile gülüyorlardı’

Ankara’da 22 yaşındaki Hakan Çakır, kız kardeşine laf atan 14 ve 17 yaşındaki iki çocuğun ailesiyle beraber uğradığı saldırıda hayatını kaybetti. Odatv’ye konuşan acılı baba Şahin Çakır, oğlunun hayallerini anlattı.